Sessiz ve sıkıcı küçük bir kasabada yaşamakta olan Shuuichi Kagaya’nın hayatı depoda bir yangın görmesiyle zaten olduğundan çok daha sıra dışı bir hale gelir. Yangının ortasında bulunan okul arkadaşı Claire Aoki’yi kurtarmak için içeri girer. Sır olarak sakladığı bir formu daha bulunan Shuuichi, yangından korunmak için diğer formuna bürünür ve Claire’i kurtarır. Kendinde olmadığını düşündüğü Claire aslında yaşanan her şeyin açıkça farkındadır ve Shuuichi’ye sırrını açıklamakla ilgili şantaj yapmaya başlar. Yarım yıl önce Shuuichi gibi bir “canavar” olan ablası ebeveynlerini öldürmüş, kendisine ne olduğunu bilmediği bir “sikke” verip ortalıktan kaybolmuştur. Görünüşe bakılırsa, topladığınız bu sikkelerle dileğinizi yerine getiren bir “uzaylı” vardır ve bu canavarların hepsi zamanında bir sikke bulmuştur. Claire’in tek istediği ablası iken Shuuichi ise yalnızca neden bu halde olduğunu öğrenmek ister, çünkü kendisi hiçbir zaman böyle bir dilekte bulunmamıştır. Aksiyon, doğaüstü güçler, seinen, gizem ve ecchi türünde olan seri şu an devam etmektedir.
Konu biraz bilinmesi gerekenden fazlasını içeriyor ama inceleme yapacağımdan seriyi okumayanların da yazıyı anlayabilmesi için biraz detay verdim. Öncelikle benim için okunabilir bir seri, içinde gerçekten büyük bir mantık hatası olmayan ve akışta problem yaşamadığım serilerdir. Bir seriyi izliyorsam da okuyorsam da her zaman en çok bunlara dikkat ederim. Puanından (MAL puanı) ve okuduğum yorumlardan kaynaklı Gleipnir hakkında hiç ama hiç beklentim yoktu. Güncele geldiğimde ise şaşırtıcı bir şekilde beğenmiştim. Ardından neden puanının düşük olduğu ve neden yorumların olumsuz olduğunu biraz kavradım. Seride özellikle ilk 30 bölümde oldukça fan servis vardı. Lise birinci sınıf olmasına rağmen mükemmel bir vücuda sahip Claire, feminen tarzda bir lezbiyen karakter, Shuuichi’nın canavar formunun özelliği, kedi kulakları olan utangaç bir kız vb. ögeler. Zaten ecchi bir seri olduğundan karşılaşması şaşırtıcı şeyler değillerdi açıkçası. Ki, fan servis sevmediğimi söyleyemem. Yine de seriyi beğenmem tabi ki onunla alakalı değildi. İlk 30 bölüm fan servis ve cinsellik göndermeleri vardı ancak kalan bölümler daha hikayenin ısındığı, sırların açığa çıkmaya başladığı, dövüşlerin daha fazla olduğu kısımlardı. Son 3 ayını yalnızca shoujo ve günlük hayattan kesitler okuyarak geçirmiş birisi olarak da kesinlikle iyi geldiğini söylemek zorundayım.
Konu açısından çok da sıra dışı bir şeyler olduğunu söylemem. Klasik, insanlar ve yarı insanlar serisiydi. Zaten aksiyon serilerine el daldırsanız çektiğiniz 3 seriden bir tanesi kesin böyledir. Diğer bir yandan genel bir şey olsa da, bu tarz doğaüstü özellikleri olan insanlarla alakalı serilerde en zevk aldığım şeyler karakterlerin özel güçlerini görmektir. Karakterlerin yavan özel güçleri yoktu, bazıları karşılaşılabilirdi ancak genel olarak ilgi çekici olduklarını söyleyebilirim. Seride bölümden bölüme geçmiş atlamaları vardı ve şahsen en sevdiğim şeylerden biridir, mangaka açıkça “daha göreceğiniz çok şey var” der. Biraz seviye altında bulduğum şey serideki dövüş sahneleriydi. Özellikle dövüş sahnelerinde panelleri takip edebilen birisiyseniz bilirsiniz, bazen sadece gözümüz gönlümüz şenlensin diye kaliteli dövüş sahneleri olan seriler ararız. Gleipnir’in beni bu konuda çok da tatmin ettiğini söyleyemem.
Çizimlerden bahsedecek olursak; bazı kişiler garip ve eskiz tarzında bulmuşlar ama bence kesinlikle çok normaldi, son derece normal, hiçbir eksik veya fazla yanı yoktu. Rahatsız etmiyordu ama hayran bıraktıklarını söyleyemem. Ayrıca takip etmesi oldukça kolay çizimlerdi. Karakter açısından da yine aynı şey yaşanmış; çoğu kişi Claire adlı ana karakteri oldukça rahatsız edici, garip ve manyak bulmuşlar. Bence yine bir sorun yoktu, takıldığım tek olay Claire’in manken vücuduydu. Ayrıca saçma salak ve manyak karakterleri her zaman çok seven birisi oldum. Diğer karakterler hakkındaysa, Shuuichi her anlamda görebileceğiniz en klasik anime-manga karakteri. Son derece normal olup sonradan özel güç kazanan, cılız, hatta siyah kemik gözlüklere sahip bir karakter. Aslında kalan diğer herkes de çok normaldi, birçoğunu daha tam anlamıyla tanıyamadık ama göründükleri kadarıyla artı bir özellikleri yok gibiydiler.
Gleipnir genel anlamda baktığımda birçok alanda parlamasa bile nedendir bilinmez cidden zevk aldığım ve beni heyecanlandıran bir manga oldu. Hikayenin şu an devam ediyor olması ve patlama noktasına şahsen daha ulaşmamış olması daha fazla merak etmeme ve beklentilerimi arttırmama neden oluyor. Yine de, okuduğum yere kadar mangayı bir kalıba sokarsam bu kalıp "Umut vadeden normal bir heyecanlı gizem serisi" olur. Neler olacağını merak ediyorum ve yeni bölümlerinin kesinlikle serinin seviyesini daha yukarılara çıkartacağını düşünüyorum. Toparlarsam; 30. bölümden sonra oldukça heyecanlı bir hale gelen ve neredeyse her bölüm farklı bir sırrın açığa çıktığı bir manga. Fan servis seven veya dayanabilen, ecchi ile aksiyonu birlikte görmeyi isteyenler için güzel bir seri. Biraz heyecanlanmak istiyorsanız veya manga okuma konusunda çok deneyiminiz yoksa Gleipnir; anlaması kolay, sindirilebilir, kafada soru işareti bırakmayan, zevk alabileceğiniz bir seri. Eğer Gleipnir isimli bu manga ilginizi çektiyse Manga Ship’ten Türkçe olarak okuyabilirsiniz!