Evet ve sıra hepimizin heyecanla okuduğu serinin incelemesine, dilerseniz hemen başlayalım.
Gerçekten bu mangayı okurken garip şeyler hissettim merak etmeyin hepsini anlatacağım. Kesinlikle Yuji parmağı yuttuktan sonra olaylar hızlı başlıyor. Yeni mekâna ve arkadaşlara alışamadan görevleri çıkmış olması belaların peşini bırakmaması güzeldi. Eğer geçiş bölümleri olsaydı sıkıcı olurdu diye düşünüyorum. Olayların direk içine dalmak manganın soluksuz okunması için iyiydi. Geçiş bölümlerinde almamız gereken temel bilgiler yeri ve zamanı gelince olayın içinde verilmesi gerçekten güzel olmuş. Böylece olayı daha iyi pekiştirip bir anda bölümler boyu bilgiye boğulmuyoruz. Teknik olarak gerçekten güzel tasarlanıp okuyucuya sonulmuş bir mangaydı.
Bütün karakterler düşünülmüş ve ince ince tasarlanmış. Gerçekten klasik bir karakter göremedim. Hepsinin hedef, geçmişi, Jujutsu teknikleri, duygu değişimleri, aile bağları iyi tasarlanmıştı. Özellikle her Jujutsu tekniği adı geçtiğinde tekniği açıklamaları, herhangi bir dövüşte karşı tarafın tekniğini anlamaya çalışmaları, silahlar hakkında teknik bilgiler verilmesi sevdiğim ayrıntılar oldu.
Karakter gelişimini en çok Yuji de gördüm diyebilirim. Ama bu demek değil ki diğer karakterler gelişmedi. Geliştiler ama ana karakterin gelişimi her zaman daha ön plandadır. Kesinlikle ileriki bölümler de de Sukuna’ya yenilecek gibi durmuyor. Onun da gardını indirdiği iradesine yenildiği zamanlar olsa da güzel toparladı. İstasyon sahnesinde aynı zamanda çok sayıda parmak yutup kontrolü azıcık Sukuna’ya bıraksa da olacak o kadar. Kim kendi bedeninde çok güçlü ve açığa çıkmaya başlayan bir lanet taşıyor ki
Garip bir şekilde beni 43. Bölümden sonrası benim için daha akıcıydı. Hem olaylar olsun hem karakterler bakımından ilerlemeleri gerçekten görmeye başladığım bölüm oldu. En keyifli okuduğum kısım liseler arası müsabaka bölümleriydi. Yuji geri dönüyor. Arkadaşlıklar daha da güçleniyor. Buraya kadar gerçekten güzeldi ama Yuji’nın arkasından ölüm emri verilmesi arkadan iş çevrilmesi gerçekten hoşuma gitmedi. Güzel güzel iki lisenin kapışmasını izliyorum diyorum ne güzel barış müsabakası kim kazanacak acaba merak ediyorum. İyi diyorum yamalı suratın adamları da yok Yuji’yı öldürmeye çalışanlar da yok ne güzel bölümler falan derken ne dilemediysem gerçekleşiyor. Ama bu demek değil ki o bölümleri soluksuz okudum. Bu kararlarından Gojo Sensei’ye bahsetmemeleri ve Yuji’yi bir risk olarak görmelerine sinirlendim. Çocuk daha ne yapsın size ya yapmadığı iyilik, kahramanlık kalmadı.
İlerleyen bölümlerde ana karakterimiz duygusal bir boşluğa düşüyor. Hadi ama tabi ki de toparlanacak onun müthiş güçlü ve aynı zamanda çok eğlenceli bir Sensei’si var. Açıkçası İtadori’nin eğitim bölümlerinin daha fazla olmasını isterdim çünkü hem nefes alınacak boşluk nitelinde bölümlerdi hem de iki çok güçlü karakteri yan yana oldukları bölümlerde okumak gerçekten iyiydi. Daha çok Gojo ve İtadori sahnesi isterdim.
Bir manga hem nasıl duygu yüklü hem de nasıl aksiyon dolu olur alın size örneği bu manga. Hiçbir bölümde alın size hüzün alın damardan havası asla yoktu. O kadar her bölüme iyi oturtulmuş ki bölümler asla eğreti durmamış. Karakterle birlikte o duyguları sizde içinizde yaşıyorsunuz kesinlikle. Duygu bakımından en sevdiğim bölüm Toji’nin ölmeden Gojo ya bir oğlunun olduğunu söylemesi ve onunla ne isterse yapabileceğini söylemesiydi okuyunca evet biraz ruhsuz olabilir ama bence Toji Gojo’nun oğluna iyi bakacağını biliyordu. Okudukça duyguların akışını sizde hissedeceksiniz. Yani hadi savaştılar bitti tamam değil her olayın altında bir duygu vardı.
Sizi bilmem ama bir karakter benim favorim olursa ölüme muhtaç gibi bir şey oluyor. Ne zaman bir karakteri sevsem o ölüyor çünkü yazarın bana bir garezi var galiba. Bir istasyon olayı oluyor ölen ölene arkadaş ama kalbimde yara olan karakter tabi ki Nanami. Başka kim olacak son nefesinde bile İtadori’yi düşünmesi. İlk tanıştıklarında İtadori’ye ben senden sorumlu değilim dese de aralarında zamanla öğretmen-öğrenci ilişkisi gelişti. Yuji’nın gerçekten bir şeyler öğrendiği ve iyi nasihatler adlığı ikinci Sensei’si Nanami’di
Bu yama sürat sinir bozucu olmaya başladı iyice gel en sevdiğimiz karakterleri öldür sonra baktın kaybediyorum topuk oldu başka mızıkçılık yapacaksan oynama kardeşim, sinirlendiğim başka bir olay da bu. Böyle olmasaydı da çok mu tek düze olurdu kavga sahneleri böyle de düşünmüyor değilim. Şimdi bunlar Gojo’yu da etkisiz hale getirdiler, umuyorum ki bu durum uzun sürmez. Kafamdaki teoriye göre bu yamalı surata haddini Gojo bildirecekti, ya da İtadori gerçekten trajik bir şey yaşayıp sinirlenip güç patlaması yaşamasıyla olmasıydı. Ama ne oldu Gojo'nun eski kankası dikiş kafa adamı pöşet gibi buruşturdu. Bence çok saçmaydı böyle güçlü bir düşmanın bu kadar kolay etkisiz hale getirilmesi. Yani daha şahşalı birşeyler beklerdim şimdi ne oldu şimdi tepkisini verdim. Yama süratın bu kadar erken pes ediceğini düşünmüyorum biryerlerden illaki çıkıcak bence. Aynı Toji gibi olucağını düşünüyorum.
Bende teoriler bitmez ileriki bölümlerde ne olucak okuyup öğrenicez :)