İddia ediyorum isekai, isekai olalı böyle bir paradox görmedi.
Tabii ben konuya çok eleştirel giriş yaptım ama siz bunu negatif algılamayın. Benim özel olarak takip ettiğim bir seridir kendileri. Bu haftanın tanıtım bloğunda Beatrice isimli isekai manhwamızı ele alacağız. Aslında tanıtım için biraz geç kalındı ama olsun, geç olsun güç olmasın. Herkes hazır ise başlıyorum.
Öncelikle serimizin giriş bölümü oldukça kanlı bir sahne ile karşılıyor bizi. Sebebi ise erkek başrolümüzün Elpasa krallığını feth etmiş olması, elbette bu krallığın bir de prensesleri var. Isekai okurları bilir ki kadın başrollerin reankarne oldukları karakter ya soyludur erkek başrolü kral yapmaya çalışırlar, ya kraliyettendir öldürülmemek için entrika ile hayatta kalmaya çalışırlar ya da statüsü düşük yan karakterdir olaylar onun etrafında dönmesin, aman tadım kaçmasın diye kendisini paralar. Bunda ise kadın başrol gayri resmi kralın kızı ama köle olarak çalışmış yıllarca, iki yıl sonra ise kral çıkıp sen benim kızımsın diyip yanına alıyor. Tabii burada aman da ne merhametli baba falan demeyin tamamen siyasal bir evlilikte kullanmak için. Ne çekti be şu başroller... darlandık.
Tabii bu yapılan siyasal evlilikte prensesimizin kocası kralı sırtından vuruyor Elpasa'yı satıyor Nosteros İmparatorluğuna, karşılık olarak da diyor ki sen burayı yak yık ama bana toprak ver. Nosteros İmparatorluğunun Şövalye Komutanı elbette erkek başrolümüz olan 'Alexsandro Graham'. Feth ettiği krallıkta kan gövdeyi götürürken teker teker prenseslerin peşine düşüyorlar. Bizim prensesimiz 'Beatrice' ise daha fazla kimseye zarar gelmesin diye kendisini öne atarak teslim oluyor. Şöyle bir durum var ki kralın kendisi de kızları da platin sarı saçlara sahip ama bizim prensesimizin saçları farklı, bağırıyor ben gayri resmiyim diye. Manhwa da ilgimi çeken bir kısım da burası çünkü genelde başrollerin saçı gözü aşırı ütopik renklerde olur ama bu defa böyle değil hatta onların aksine yan karakterler biyolojik özellikleri ile dikkat çekiyor. Hal böyle olunca taht üstünde sonradan hak iddia edemez diyip Beatrice'ı öldürmüyorlar. İmparatorluk kölesi olması için Nosteros'a götürüyorlar. Beatrice hayatının büyük bir çoğunluğunu köle olarak geçirdiği için bu durumdan hiç rahatsız olmuyor eğer hayatta kalacaksam eski ben olmalıyım, prenses kimliğimi kimse bilmemeli diyor ve oluyor size 'Chloe'.
Peki sorarım size Isekai bunun neresinde? 2 gün bloğu bekletip bütün bölümleri baştan sona tekrar okudum çünkü kafamı karıştıran bir kısım var orası da şu; güncelde 56 bölüm var, 56.bölüme kadar Chloe sadece eski hayatından bahsediyor. Hani normalde karşılaştığımız önce ki hayatında okumuş olduğu kitaba karakter olarak reankarne olma olayı yok. Fakat son bölümde bir kitaptan bahsediyor 'Canım sıkıldığı zaman okumuştum ama o ek hikayeydi' diyor. Bir önce ki bölümde de hizmetçiler Chloe'ye kitaptan bahsediyorlar. Chloe'nin okuduğu kitap eğer ek hikaye ise bir de bunun ana hikayesi olması gerekmez mi? Peki bu ana hikaye hangi dünyadan? Eğer önce ki yaşamından ise bu kız okumadı mı bunun kitabını? Bilmiyor muydu başına gelecekleri? Manhwa öyle bir ilerliyor ki bazen isekai olduğunu unutuyorsunuz. Çizer araya serpiştirmiş yani böyle isekai hallerini. Zaten aslında bir noveli olduğunu ve novelinin bitmiş olduğunu öğrendim ama tr serverında novelini bulamadım globalden de yavaş yavaş kaldırmaya başlamışlar. Eğer onu bulabilirsem bir sonra ki blogta size daha net bilgi verebilirim. Manhwa'da kafa karıştıran çok kısım var hatta öyle bir kısım var ki Alexsandro hakkında dedikodular çıkıyor eşcinsel olduğuna dair Chloe'de hiç durup düşünmüyor ya bu adamla 7/24 beraberim kaç ay geçti hiç denk gelmedim, aksine benimle ilgileniyor diye. Etraftakiler Arşidük'ün eğilimleri farklıymış diyor bu da aa öyle miymiş diyor. Bahsettiğim paradox da tam olarak burası. Bütün seri de beni tek rahatsız eden kısım burası ama durum şu ki seri de zaten bu durumun üzerinden ilerliyor. Şu an böyle bir şey olmasa çoktan final vermişti diyebilirim. Finali için teori de üreteyim size. Ama önce bir ön bilgilendirme yapayım Alexsandro ve Chloe hakkında.
Alexsandro an itibari ile Chloe'yi köle yaptığı için derin bir vicdan azabı duyuyor. Bu durumdan dolayı da Chloe için yaşam şartlarını az da olsa iyileştirmeye çalışıyor. Kendisi hakkında çıkan dedikoduların da farkında ki Chloe'yi yanından ayırmıyor bu yüzden. Bunun sebebi de Alexsandro'nun babasının onu veliaht atamak istemesi, tabii Alexsandro istiyor mu? Elbette hayır. Eh hal böyle olunca Alexsandro ne yapıyor, babasının tacizlerinden kaçınmak için Chloe ile bir ilişkisi varmış gibi gösteriyor. Alexsandro'nun tek yaptığı şey Chloe'yi yanından ayırmamak olsa bile dedikodular bu durumu başka bir seviyeye taşıyor. Alexsandro'nun kadınlarla herhangi bir ilişkiye girmemesi, bundan kaçınmasının üstüne Chloe'nin erkek gibi görünmesi cabası oluyor resmen.
Final teorisine gelince bana kalırsa Alexsandro, Chloe'ye tahtını geri vermek isteyecek ama Chloe bunu kabul etmeyecek. Hatta Alexsandro kendi krallığını terk edip Elpasa'ya gitmek bile isteyebilir. Chloe zaten gözü çok tok, mütevazi birisi. Alexsandro da diyecek ki bu dünyada senden gayrısı zindan bana, kendisi zaten tahtı istemiyor. Babası da Arşidük ünvanını verdiği için zannetmiyorum atı arsayı satıp ikisinin ortadan kaybolacağını ama yine kendileri için mütevazi bir hayat süreceklerdir. Hatta bir falcı sahnesinde buna benzer bir şey dendi. Aklımdan geçene benziyor zaten. Ama şu da var ki Alexsandro, Chloe için tahtı kabul edebilir. Bunun sonrasında ise Chloe'ye kabul ettirme süreci var ordan da uzatmalara gider en son taça çıkarlar. Bu da çok klasik bir son olur yani umarım böyle bir şey olmaz. Ki bence daha Chloe'nin eğitim sürecini göreceğiz, kendisi önce ki hayatında medikal alana hevesli ve veteriner olduğu için bu dünya da Alexsandro'nun dikkatini çekme sebebi medikal alanda ki başarısıydı. Bir eğitim süreci göreceğiz gibi geliyor bana. Şu an sürmekte olan seremoni sonrasında büyük ihtimalle bu eğitim sürecine girilir.
Yan karakterlere değinmek gerekirse, biliyorsunuz yan karakterler hikayelerin bel kemiğidir. Yan karakterler arasında en çok göze batan iki isim var; Duncan Graham(Alexsandro'nun babası) ve Chloe'nin kocası Lord Gilbert. Duncan, Nosteros İmparatorluğunun başına türlü oyunlarla geçmiş birisi ve ne yaptıysa çocukları için yaptığını söylüyor. Hikaye'de şu ana kadar Alexsandro'nun kardeşi hakkında bir bilgi verilmese de... spoiler veriyorum Alexsandro'nun bir ablası var/vardı ve akıbeti belli değil. Duncan'nın oyunlarına dönecek olursak da eğer kendi sebeplerinin arkasına çok sığınan birisi, ne yapacağı belli olmayan bir karakter. Alexsandro'nun annesinin başına gelen olay da ne kadar soğuk kanlı olduğunu bir kere daha görmüştük. Fakat Lord Gilbert o kadar basit ve önemli bir karakter ki ileride çıkacak bir olan bir ayaklanma kesinlikle onun bu basitliği yüzünden dolacaktır. Hatta yine Chloe'nin hayatına girip onu rahatsız bile edebilir. Aç gözlü birisi ve bu aç gözlülüğü yüzünden krallıkta büyük sorunlar çıkabilir. Yavaş yavaş bunun sinyallerini de aldık zaten.
Çiziminden hiç bahsetmedim ama çizim açısından oldukça başarılı olduğunu düşünüyorum, hikayeyi işleyiş biçimiyle birlikte verilmek istenilen duygular güzel yansıtılıyor. Ki ben en başarılı konuyu bile çizimleri kötü ise -burada kötü kavramlarımız karışabilir- okumam. Tabi son bölüme gelip bir başa dönmenizi de tavsiye ederim çizimlerin gelişme aşaması göz önüne seriliyor. Bol chubby çizimlere de sahip, oldukça sevimli bir hava katıyor tabii bu manhwaya. İlk başta da dediğim gibi benim özel olarak takip ettiğim bir seri. Tahmin ettiğimden farklı bir final verirse de oldukça sevinirim açıkcası.
Bugünlük tanıtım serimizden bu kadar diyor ve bloğu sonlandırıyorum. Sevgiler...xxx